gece gece yine yeni yeniden
behzat ç. harun - eda sahnelerine düştüm.
şuradaki koltuk sahnesinde bu kadına aşırı aşırı aşırı bitiyorum.. (sondaki ayak detayı hdsjadhasfd)
dupduru güzelliği, saçlarının ev hali, sesinin kırılganlığı, usul usul dinlemesi, gözlerindeki derin şefkat, üstündeki pijama.. her şey olabildiğince samimi ve doğal. züğürt tesellim paralel evrende harun sinanoğlu olmak.
.
harun'u inanılmaz sevmemin altında onun kusurlarının farkında olmam yatıyor. özellikle ilk sezondaki harun'un kabalığını sineme 40 yıl da uğraşsam çekemem. ancak sevilecek yanları, sevilmeyeceklere tur bindirdiği için; harun'u bir bütün olarak sevmek -pek az kişiye nasip olduğu için herhalde- fazla güzel.
her halini gördük be. aptalca hatalar da yaptı, haklı çıkışları da oldu. kazıklandığını da biliyoruz, troll olduğunu da. mesela eda'yı şap diye öptüğü sahnede eda buna azarı basıp çekip gidiyor. bu ardından bağırıyor; sen madem öptürmicen, neyi ima ediyon bana neyi!? hdajsdhasfdh
bu durum belki de fatih artman'ın harun'u canlandırana kadar doğru dürüst oyunculuk eğitimi almamasındandır? adam öyle doğal oynuyordu ki harun'u, ne yapsa bizden geliyor ya hu.
"ben senin için sabahtan akşama kadar past continuous tense çalıştım eda biliyor musun?" :d
.
+ taam özür dilerim, fazla uzatmayalım olur mu?
- tamam yeri değil zaten, ankara'da konuşuruz.
+ ya niye yeri değil? taktın bu yeri değil'e ya. yeri burası değil de neresi o zaman? göl var, donmuş işte. ev var, orman var, kar var daha ne olsun?
ankara'da fiskiyenin etrafında mı konuşcaz hdjasdhahdfsd
not: baskıyı hissetmen eksik olmasın kral :d çabana, pes etmeyişine, vefana, sadakatine kurban. hak ettiğin hayatı yaşamaya başladığın an aslında bizleri de o mesut duyguya ortak etmiştin. var olasın!